Üretim kapasitesinin neredeyse tamamını savunma sanayi projeleriyle dolduran 38 yaşındaki AYROTEC Mühendislik Kurucusu, Makine Mühendisi Çiğdem Akbaş, ASELSAN'ın talepleri doğrultusunda çeşitli zorlayıcı koşullara dayanan klavyeleri millileştiriyor. Geçmişte Amerikalı ve Avrupalı firmalardan tedarik edilen klavyeleri; geliştiriyor, üretiyor, tüm testlerini başarıyla geçiyor ve alanındaki tek yerli firma olarak ithalatı tek başına önlüyor. Akbaş, ASELSAN için geliştirilen Klavye Projesi hakkında bilgi verdi.
ASELSAN'ın millileştirilecek ürünler listesindeydi
ASELSAN için geliştirilen Klavye Projesi’nin detayları hakkında bilgi veren Çiğdem Akbaş, “Hali hazırda seri üretime girmiş olan ‘AYROTEC RSK-01 ve RSK-02’ klavyelerimiz mevcut. Bu iki ürün de birer millileştirme projesiydi. ASELSAN’ın millileştirilecek ürünler listesinde olan ürünlerdi. İlk olarak hali hazırda Amerika'dan ithal edilen bir ürünün tasarımını sıfırdan kendimiz yaparak yerlileştirdik ve iyileştirdik. İlgili testlerden geçtikten sonra ASELSAN tüm denemelerini tamamlayıp onayladı ve kendi envanterinde değişikliğe giderek bizim ürünümüzü kullanmaya başladı. Ürünü seri bir şekilde üretmekteyiz, iç piyasadaki farklı firmalara satış yapmaktayız ancak temel hedefimiz yurtdışına açılmak ve yurtdışında da pazar payına sahip olabilmek” dedi.
İşte bu zorlu testlerden başarıyla geçtiler!
Şu an üretimi yapılan klavyelerinin -32 derecen +63 santigrat derecelere kadar çalışabildiğini ifade eden Akbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle kara platformlarına yönelik bir titreşim testi var. "Random vibration" adı verilen rastgele titreşim testi… Bunun yanında ürünlerimiz, 40 G şok uygulandıktan sonra hala fonksiyonunu kaybetmeden çalışabilmektedir. Sıcaklık şoku var, sonra "tuz sisi" testini geçtik. Bu aslında deniz platformlarında da kullanabileceğinin bir göstergesi oldu. Elektromanyetik testler tarafında ise RE102 testi adı verilen radyasyon yoluyla emisyon testlerinden kara profilinde en zorlu profillerden geçti. Çok geniş bir elektromanyetik bant aralığında ürün tarandı ve hem dışarıdan gelen dalgalara karşı dayanıklı çıktı hem de bizim yaydığımız dalgalar etrafta beklenen limitin çok altında kaldı”
Operasyonları tehlikeye atmamak için çöl sıcaklığına da şiddetli yağmura da dayanmalılar
Ürünlerin teknik kullanım özellikleri hakkında da bilgi veren Akbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir operatörün operasyon esnasında işlem yapabilmek için ihtiyaç duyduğu tüm ekran, bilgisayar, klavye, joystick ve operatör konsollarından oluşan özel bir sistem bulunur. Bu sistem operatörün çalıştığı ortama yönelik oluşturulur. Örneğin ekranı, klavyesi, joystickleri üzerine düşülüp çalışılmış ergonomik özelliklere sahip olmalı çünkü insanlar orada saatlerce çalışıyor. O bilgisayarı iyi bir iklimlendirme ortamında tutmazsanız bilgisayar çok ısınıp, operasyonun bozulmasına bile neden olabilir. Bu nedenle biz bunları uygun bir mekanik alt yapı altında toplamaktayız. Ek olarak etraftan gelebilecek tüm mekanik ve çevresel etkilere dayanıklı olabilecek şekilde bir operatör konsolu haline getirmekteyiz. Örneğin bir kişi en fazla 20 kiloyu kolaylıkla taşıyabilir. 20 kiloyu geçmeyecek ağırlıkta bir çanta yapılmalı; bu çantanın içerinde ekran, joystick ve klavye var… Bunları öyle iyi paketlemeniz gerekir ki, çölde dahi o sıcaklığın ve güneşin etkisi altında ekranın kolaylıkla okunabilir olması gerekli. Ayrıca o sıcaklıkta bilgisayarınızın hala uygun bir ısıda olması gerekir ki çalışabilsin. Bunların dışında sahada her an yağmur da yağabilir… Bu zorlayıcı koşulların hepsine dayanıklı olacak şekilde su geçirmeyecek bir çalışma ortamının olması gerekir. Bizler işte tüm bu sistemi paket bir ürün haline getirmekteyiz.”
Savunma sanayinin kalbinde millileşmeye katkı sağlayan bir anne
Aynı zamanda SAHA İstanbul üyesi olan AYROTEC Mühendislik’in Kurucusu 38 yaşındaki bir çocuk annesi Akbaş, sözlerini şöyle noktaladı: “Savunma sanayinde kadın olmak güzel bir duygu… En önemli avantajı, duygusal zekamızın yüksek olması... Şirketin ve ekibin yönetimi ve yaptığımız iş itibariyle bakıldığında, hepimiz mühendisiz ve mühendisler biraz daha içine kapanık, bireysel çalışmayı seven, zor iletişime geçen ve duygularını iyi ifade edemeyen insanlardır. Özetle çok analitiğiz, ben de öyleyim ama aynı zamanda kadın olduğum için duygusal zekam da yüksek, bu bana önemli bir avantaj sağlamakta. Hem teknik yöneticilik hem de idari yöneticilik anlamında daha fazla kadının savunma sanayinde yönetici pozisyonunda olması gerektiğine inanıyorum. Bence işlerin daha kolay ve hızlı yürümesi ayrıca verimliliğin artması için bir projede kadının olması kritik bir anahtar gösterge...”