Ortadoğu'da olası bir çatışma halinde İran ve İsrail hava kuvvetleri arasında kim güçlü?
İsrail, yüzlerce ABD’nin ürettiği “F-15”, “F-16” ve son geliştirilen “F-35” model savaş uçağına sahip.
İsrail ve İran, son bir hafta içinde karşılıklı olarak birbirlerinin topraklarına yönelik doğrudan saldırılar düzenledi.
BM ve uluslararası toplum, taraflara itidal çağrısında bulunurken, bu saldırılar Orta Doğu'da tansiyonun yükselmesine neden oldu.
Gerilim, İsrail ve İran'ın hava savunma kabiliyetlerine odaklanılmasını gündeme getirdi.
Her iki ülkenin hava kuvvetleri ve hava savunma sistemlerini detaylı bir şekilde inceleyelim
İran'ın askeri kapasitesi ne durumda?
Londra merkezli Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'ne (IISS) göre, İran İslam Cumhuriyeti Hava Kuvvetleri'nin 37 bin personeli bulunuyor.
Ancak on yıllardır devam eden uluslararası yaptırımlar Tahran'ın son teknoloji ürünü askeri teçhizattan büyük ölçüde mahrum kalmasına neden oluyor.
Hava Kuvvetleri’nin envanterinde, Rus yapımı jetlerin yanı sıra 1979'daki İslam Devrimi'nden önce alınan eski Amerikan modelleri dahil sadece birkaç düzine faal durumda saldırı uçağı mevcut.
İran'ın elindeki Sukhoi-24 savaş uçakları ne durumda?
IISS, Tahran'ın dokuz adet F-4 ve F-5 savaş uçağından oluşan bir filoya, yine Rus yapımı Sukhoi-24 jetlerinden oluşan bir başka filoya ve bazı MiG-29, F7 ve F14 uçaklarına sahip olduğunu belirtiyor.
İran, hedefe yönelik tasarlanmış kamikaze insansız hava araçlarına da sahip.
Analistlere göre, bu insansız hava araçlarının sayısı binlerle ifade edilebilir. Ayrıca, İran'ın 3 bin 500 civarında karadan karaya füze bulundurduğu ve bazılarının yarım tonluk savaş başlıkları taşıdığı tahmin ediliyor.
Ancak bu füzelerden İsrail'e ulaşabileceklerin sayısının oldukça sınırlı olduğu öngörülüyor.
İran Hava Kuvvetleri Komutanı Emir Vahidi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Rusya’dan alınan Sukhoi-24 tipi savaş uçakların olası bir İsrail saldırısına karşı "olduça hazırlıklı bir durumunda" olduklarını söyledi.
İran'ın 1960'larda geliştirilen Sukhoi-24 savaş uçaklarına bağımlılığı, hava gücünün İsrail’e karşı göreceli olarak zayıf olduğunu ortaya koyuyor.
İran, savunma alanında daha çok Rusya ve yurt içinde üretilen karadan havaya füze ve hava savunma sistemlerine güveniyor.
Tahran, 2016 yılında Rusya'dan, uçak ve balistik füzeler de dahil olmak üzere birden fazla hedefi aynı anda vurabilen uzun menzilli karadan havaya füze sistemleri olan S-300 uçaksavar savunma sistemi satın aldı.
İran ayrıca yerli üretim “Bavar-373” model karadan havaya füze sisteminin yanı sıra “Sayyad” ve “Raad” savunma sistemlerine de sahip.
IISS araştırma görevlisi Fabian Hinz konuyla ilgili Reuters’e yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"İki ülke arasında büyük bir çatışma olsa, İran muhtemelen ara sıra elde edilen başarılara odaklanır. Onlar İsrail'in sahip olduğu kapsamlı hava savunmasına sahip değil."
İsrail ne durumda?
İsrail, yüzlerce ABD’nin ürettiği “F-15”, “F-16” ve son geliştirilen “F-35” model savaş uçağına sahip.
İsrail, ABD tarafından tedarik edilen gelişmiş bir hava kuvvetine sahip. Hafta sonu İran insansız hava araçlarının düşürülmesinde bunlar önemli rol oynadı.
İsrail Hava Kuvvetleri uzun menzilli bombardıman uçaklarından yoksun, ancak yeniden tasarlanmış Boeing 707'lerden oluşan daha küçük bir filo, savaş uçaklarının bombardıman için İran'a ulaşmasını sağlayabilecek yakıt ikmali tankerleri olarak hizmet ediyor.
Öte yandan İHA teknolojisinde öncü olan İsrail'in, uzak operasyonlara yetecek kadar, 30 saatten fazla uçabilen “Heron” modeli pilotsuz uçakları var.
İsrail’in ayrıca “Delilah” seyir füzesi, 250 km menzile sahip olup kara ve deniz hedeflerini vurabiliyor.
Bu seyir füzeleri İsrail’den atıldığında İran’ı vuracak durumda değil. Ancak, İsrail Hava Kuvvetleri savaş uçaklarını İran sınırına daha yakın bir yere göndererek aradaki farkı kapatabilir.
İsrail'in uzun menzilli karadan karaya füzeler geliştirdiği yaygın olarak tahmin ediliyor.
Ancak Tel Aviv bunu ne doğruluyor ne de inkar ediyor. 2018 yılında dönemin Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, İsrail ordusunun yeni bir "füze kuvvetine" kavuşacağını duyurdu. Ordu ise bu planların şu ana kadar ne aşamada olduğuna açıklık getirmedi.
1991 Körfez Savaşı'ndan sonra ABD'nin yardımıyla geliştirilen çok katmanlı bir hava savunma sistemi, İsrail'e İran'ın uzun menzilli insansız hava araçlarını ve füzelerini vurmak için çeşitli ilave seçenekler sunuyor.
Arrow-3 füze savunma sistemi
ABD-israil ortak yapımı olan Arrow-3 füze savunma sistemi nükleer, kimyasal, biyolojik ve konvansiyonel savaş başlıkları taşıyan kıtalararası balistik füzeler dahil balistik füzelerin dış-atmosferik yörüngede durdurulmasını sağlıyor.
Hedefle çarpışan ayrılabilir bir savaş başlığı kullanan füzenin uçuş menzili 2 bin 400 kilometre.
Arrow 2'nin balistik füze tespit menzili azami 500km, imha menzili ise 50 - 90km arasında.
Orta menzilli David's Sling ise balistik füzelere ve seyir füzelerine karşı koyarken, kısa menzilli “Demir Kubbe”, Gazze ve Lübnan'da İran destekli milislerin kullandığı türden roket ve havan toplarına karşı kullanılıyor.
Teorik olarak daha fazla ateşlenebilirken, Arrow veya David's Sling'in kaçırdığı güçlü füzelere karşı hizmet ediyor.
Demir Kubbe nasıl çalışıyor?
Demir Kubbe her türlü hava koşulunda çalışabilen hareketli bir savunma sistemi.
Sistem, yaklaşık 70 kilometre mesafeden atılan kısa menzilli roket, topçu mermisi ve havan atışını havada imha ederek durduruyor.
İsrail hava savunma sistemleri, Batılı koalisyon gücü savunması için bölgedeki buna benzer ABD savunma sistemlerine uyum sağlayacak şekilde tasarlandı.
Londra'daki Kraliyet Birleşik Stratejik Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olarak görev yapan Sidharth Kausha, yaptığı açıklamada, "İsrail'in hava savunması (13 Nisan) saldırısı boyunca iyi performans gösterdi" dedi.
Kausha, son saldırıda özellikle de insansız hava araçlarının, İsrail'e ulaşmadan önce müttefik uçaklar tarafından vurulduğunu, bunun da bazı tehdit türlerine maruz kalma derecesini sınırladığını bildirdi.
Koalisyon güçlerinin hazırlanmasını mümkün kılmak için yeterli erken uyarının var gibi göründüğünü kaydeden Kausha, “Bu da sistemin daha az erken uyarıyla benzer bir saldırıya maruz kalması durumunda olabildiğinden daha iyi hazırlandığı anlamına geliyor." dedi. (EURONEWS)