Dünyanın ilk elektrikli uçan otomobili olarak kabul edilen Alef Model A, uzun yıllardır devam eden Ar-Ge çalışmalarının ardından resmen seri üretime girdi. Tesla ve Bitcoin’in erken yatırımcısı Tim Draper’ın desteklediği Alef Aeronautics, Model A’nin hem karada hem havada kullanılabildiğini duyurarak geleceğin mobilitesinde önemli bir eşiği aşmış oldu.

Tamamen elektrikli Model A, karayolunda 354 kilometre, havada ise 177 kilometre uçuş menzili sunuyor. 2022’de tanıtılan araç, 2023 yılında ABD Federal Havacılık İdaresi’nden (FAA) uçuşa elverişlilik sertifikası alarak sektörde bir ilki başarmıştı.

“Üretim tam zamanında başladı”

Alef CEO’su Jim Dukhovny, üretimin başlamasına ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Üretimin tam zamanında başladığını duyurmaktan mutluluk duyuyoruz. İnsanların bu aracı beklediğini biliyoruz; sonunda süreci resmen başlatabildik.”

Şubat ayında yayımlanan test görüntülerinde Model A’nin kentsel bir ortamda başarılı dikey kalkış ve uçuş testleri gerçekleştirdiği görülmüştü. Şirket, halihazırda 3.500 ön sipariş aldığını ve toplam sipariş değerinin 1 milyar dolar seviyesine ulaştığını belirtti.

Model A Ultralight üretim hattında

Alef’in üretime aldığı ilk seri araçlar Model A Ultralight olarak adlandırılıyor. Silikon Vadisi’ndeki tesiste hem el işçiliği hem endüstriyel üretim süreçleriyle hazırlanan araçlar, birkaç aylık detaylı bir test ve kontrol döngüsünden geçiyor. Parçaların dayanıklılığından uçuş stabilitesine kadar her aşama tek tek değerlendiriliyor.

İlk üretim araçları, “erken kullanıcı” grubuna teslim edilecek ve gerçek kullanım verileri, kitlesel üretime geçiş için kritik rol oynayacak.

2035 hedefi: Otonom uçan otomobil

Alef’in uzun vadeli hedefi, uçan otomobilleri daha erişilebilir hale getirmek. Şirketin 2035 için planladığı Model Z, dört kişilik kapasite, 321 km uçuş, 643 km kara menzili ve 35 bin dolarlık fiyat etiketi ile daha geniş kitlelere ulaşmayı amaçlıyor. Model Z’nin ayrıca otonom uçuş kabiliyeti ile gelmesi planlanıyor.

Uçan otomobillerin artık bilimkurgu olmaktan çıktığını gösteren bu gelişme, hava taşımacılığının geleceğine dair beklentileri yeniden şekillendiriyor.